HOŞGELDİNİZ

Uzun bir yolculuktur edebiyat... Başladığı ve bittiği yer arasında bir ömürdür kat edilen. Soluklanırsınız satır aralarında, bazen başlarsınız yeniden, bazen bitirirsiniz. Benim bu yolculukta ki düşüm yürekler biriktirmekti. Hoşgeldiniz!.

Talân Ayşe Kanca

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Dallarından Düşerken Hüzün


 

 

Öyle böyle güzel birşey değildir yaşamak. Vazgeçmek için çok erken... Daha bitirilmemiş düşler var, yontulmamış yürekler, ayrımına varılmamış umutlar. Daha çok ızdırap var çekilecek, sonra dallarından düşecek olgunlaşıp hüzün. Avuçlarını kanatana dek çalacaksın ellerini birbirine, bitkin düşecek usun sevinçten. Keder uğrayıp hatırını soracak ve sen ona da gülümsemeyi başaracaksın, yaşamak ölmekten daha anlamlı olduğundan. Sırası gelince öleceksin, ama ölmeden daha çok şey yapacaksın, daha çok seveceksin beni, daha çok unutacaksın doğum günümü, daha çok kıcazaksın geçiktiğime... Bir fincan kahve içip telvesiyle dalga geçeceksin , bozuk paran olmadığında benden isteyeceksin, ben inadına yok deyip delirteceğim seni, sen sevilmenin hazzıyla koyverip gideceksin kahkahalarını.. Aç kaldığımız günler gelecek aklına, ağlayacaksın, "o günler geçti "diyeceğim kulağına, bak şimdi tokuz... Daha çok ağlayacaksın o zaman, bir ömrü sığdırdığımız şu küçüçük evde bir evlat sesi duyamadığımıza yanacaksın. Ben sana daha çok sarılıp "beni niye bırakmadın ?"diyeceğim, başını kaldırıp gülümseyeceksin, "ağaç olsan toprağından vazgeçer miydin ?" diyeceksin!.


Beni hep melankolup bulduğunu bileceğim, ama sevmek işte bu dediğimde sana, seni nasıl kazandığımı hatırlayacaksın, ellerimi tutarken üzerindeki kahverengi benekler takılacak gözüne, yine bir tahlil yaptıralım Neşe diyeceksin, ben hiç istifimi bozmadan daha bir ay önce yaptırdık zaten ne o ölmemden mi korkuyorsun? diyeceğim. Ellirini dudaklarıma götürüp kapatacaksın, sanki boğmak isteyeceksin karanlığı, sanki yarınlarına söz geçirebilsen durdurmak isteyeceksin zamanı...

Sen bileceksin ki; öteki dünyada da seni bulacağım ama sen öteki dünyaya hiç inanmadığından hep yanında kalmamı dileyeceksin imkansızlığını bile bile... Bir günümüz diğerine benzemediğinden hiç yakınmadık diyeceksin yaşamaktan, öykünmedin bir ayağımın diğerdinden kısa oluşundan, hiç belli etmedin eksikliğini, iki santim ne demekmiş ben bu hayatta çok iyi anladım, sen hiç anlatmadım o iki santimin eksikliğini... Hiç gocunmadın, öfke duymadın hayata, hesap kitap içinde olmadın, olanlarla da işin olmadı... Bana hep eş oldun, eşit oldun benimle, ne ardımdan ne önümden yürümedin beni yanında, kolumda, kalbinde buldun...

Artık vakit azaldı, senin bilmediklerini biliyorum, yine de bilmemen için çok mücadele veriyorum, artık öksürüklerim sıklaştı, senin olmadığın zamanlarda ölümü düşünüyorum, ölümden korkmuyorum, hayıflanıyorum sadece... Terasımızda son bir çay içmeden, sana son kez sarılmadan, birlikte o çok sevdiğin çörekleri yapmadan gitmek istemiyorum. Alışveriş torbalarını sana taşıtmak istiyorum ve hep unutulacak bir şey bulmak... Sıkıyorum dişimi; çuval dolusu anıyla, kokunu duya duya, ciğerlerim bayram ede ede gitmek için.


Talan Ayşe Kanca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder